Bilimsel Araştırma Diyor ki: Sizi Yaşlı Gösteren “Kırışıklıklarınız” Değil!

Genç görünmek, daha güzel ve sağlıklı bir cilde sahip olmak için neler yapmıyoruz ki! Aman abartma ne yapıyormuşuz ki demeyin sakın;

2012 yılı verileri diyor ki; kozmetik sektöründeki şirketlerin elde ettiği gelir dünya çapında 220 milyar dolar!

Demek ki baya bir para harcıyormuşuz kozmetiğe…

Bunun arkasında herkesin farklı bir motivasyonu olsa da – kırışıklıklardan kurtulmak, cilt lekerini yok etmek, sivilcelerle savaşmak, pürüzsüz bir ten, renkli dudaklar vb. – sonuç olarak dış görünüşüne önem verenler kozmetik şirketlerini de bir hayli mutlu ediyorlar.

Peki gelelim araştırmamıza. Belki maaşınızın büyük bir bölümünü kırışıklıklarınızdan kurtulmak için aldığınız o mucizevi (!) yağ ekstrelerinden, bilmem ne dağının eteğinden özenle toplanan o özel meyvenin içeriğini bünyesinde barındıran o kreme verdiniz ve heyecanla gözle görülür sonuçlar elde etmeyi bekliyorsunuz. (Gerçekten kozmetik ürünlerle yaşlılık izlerini silmek mümkün mü ilerleyen günlerde yazacağım.)

Eğer kullandığınız ürün sonucunda kırışıklıklarınızdan kurtulamazsanız üzülmeyin – sadece verdiğiniz paraya üzülün – çünkü isimleri sırasıyla Coma M, Valls R, Mas JM, Pujol A, Herranz MA, Alonso V ve Naval J olan bilim insanlarının yaptığı son araştırma diyor ki kırışıklıklarınızdan ziyade yüzünüzdeki başka unsurlar sizi yaşlı gösteriyor.

Temel Bilgiler

Araştırmada öncelikle üç kavrama açıklık getiriliyor. Ben sizlerle burada direkt Türkçe çevirilerini paylaşıyorum.

Kronolojik yaş: Bir insanın doğumundan itibaren ne kadar yıl yaşadığı. Örneğin 1986 doğumluyum, o zaman yaşım 2016-1986 = 30, Bu benim kronik yaşım.

Biyolojik yaş: Vücudumuzdaki dokular zamanla bozulmaya başlar. İşte bu bozulma hızı kişiden kişiye farklılık gösterir. Yani aynı kronolojik yaşa sahip iki insanın dokularının farklı hızda bozulması sonucu biyolojik yaş ortaya çıkar. 40 yaşında olabilirsiniz ama dokularınız 35 yaşındaki bir insanın dokuları gibiyse o halde biyolojik yaşınız 35 demektir.

Hissedilen yaş: Kişinin fiziksel olarak dış görünüşüne bakıldığında tahmin edilen yaşıdır.

Araştırmada biyolojik ve hissedilen yaş arasında bir ilişki olduğu anlaşılıyor çünkü fonksiyonel kapasitesini koruyabilenler aynı zamanda daha genç görünenler olmuş. Yaşlı insanlarda hissedilen yaş, sağlıkları hakkında bilgi veriyor; yaşına göre daha yaşlı görünenlerin hastalık ve ölüme karşı daha riskli oldukları ortaya çıkmış.

Ayrıca hissedilen yaşı daha yaşlı olanlar yüksek glikoz değerleri, yüksek kortizol değerleri ve depresyon ile bağdaştırılmış.

Hissedilen ve biyolojik yaş kronolojik yaşa sıkıca bağlı olmadığından kozmetik sektörü için çok geniş bir uygulama alanına sahip. Örneğin ikiz kardeşlerin farklı şekilde yaşlanması gibi. Farklı şekilde yaşlanıyorlar çünkü biyolojileri çok benzer olsa da dış faktörlere karşı kendilerini korumaları, cilt bakım rutinleri farklı. Yani ikizlerin bile farklı yaşlanması hem içsel hem de dışsal faktörlere bağlı örneğin güneşe maruz kalma, hava kirliliği, nikotin, beslenme tarzı ve uyku alışkanlıkları gibi.

Genetik olmayan faktörlerin hissedilen yaş üzerindeki etkisi çok büyük. Bu etkiler ciltte kırışıklık, cilt tonunda eşitsizlik, dudak büyüklüğü ve ciltte sarkmalar olarak gözlemlenmiş. (Bundan sonra artık sanıyorum daha fazla dikkat edersiniz sağlıklı beslenmeye, uyku düzenine ve diğer dış faktörlere).

Araştırmada yaşları 41-49 arasında değişen, her türlü cilt tipine sahip (normal, kuru ya da yağlı) ve şehirde yaşayan 120 kadın incelemeye alınıyor. Geçmiş beş senede sigara içenler, güneşe korumasız bir şekilde maruz kalanlar ve solaryuma girenler çalışmaya dahil edilmiyor. (Çünkü bu üçü de yaşlanmayı hızlandırdığı için bu verilerin diğer verilerin sonuçlarıyla karışması önlenmek isteniyor.)

Araştırma sonucunun doğruluk oranı ise %92 olarak açıklanıyor.

İşte Sırasıyla Sizi Yaşlı Gösteren Unsurlar

Hepsini sıralamadım 21 unsurdan 5’ine yer verdim ve en fazla etki eden unsurdan daha az etki edene kadar sıraladım. Tüm listeyi görmek isteyenler bu linke tıklayabilirler.  Listedeki yüzde oranı düştükçe yaşlı göstermeye katkı oranı da düşüyor.

  1. Dudak yanlarındaki çizgilerin uzunluğu ve derinliği. Aynı zamanda parantez olarak da biliniyor. Bu konu hakkında daha önce bir yazı yazmıştım okumak için buraya tıklayabilirsiniz. Yaşlı görünüme etkisi %11.67
  2. Kaşların düşüklüğü. Yaşlı görünüme etkisi  %7.52
  3. Cilt tonu. (Pembe yanakların sizi olduğunuzdan genç gösterdiğini söylemeye gerek var mı? Doğruca pudraya koşalım!) Yaşlı görünüme etkisi %6.83
  4. Ciltteki pürüzler. Yaşlı görünüme etkisi %6.28
  5. Ciltteki kırışıklıkların uzunluğu. Yaşlı görünüme etkisi %4.06

Aslında bu sonuçlar şaşırtıcı ama bir yandan o kadar da değil. Örneğin kırışıklıklar 20’li yaşlarda da görülebiliyor ve biz hala o kişinin bir şekilde 20’li yaşlarda olduğunu anlayabiliyoruz. Bir de 50 yaşında botoks yaptırmış ve yüzünde tek bir kışıklık olmayan birini düşünün. Tabi ki de 50 yaşındaki kadını sırf yüzünde hiç bir kırışıklık yok diye 20 yaşındaki kadından genç sanmayacağız.

Araştırmadaki bir diğer ilginç nokta da (eğer siz de listeye göz atarsanız göreceksiniz) yüzün sol tarafındaki kışıklıkların sağ taraftakilere göre kişiyi daha fazla yaşlı göstermesi.

Bu ilginç araştırmayı sizlerle paylaşmak istedim.Unutmayın, Bollove Beauty‘de sizlere pazarlama kokulu yazılar değil ilginizi çekecek bilimsel haberlere yer vermeye çalışıyorum.

Daha fazlası için, bilinçli tüketicinin kozmetik rehberi Bollove Beauty‘i Facebook ve Instagram‘da takip etmeyi unutmayın! Gerçek güzellik haberlerinden habersiz kalmayın.

Ceyda Sinağ